Meme hücrelerinden gelişen ve kadınlarda akciğer kanserinden sonra görülme sıklığı en yüksek olan kanser türüdür. Aynı zamanda, kadınlarda en sık ölüme sebebiyet veren kanserdir. Her 8-10 kadından birinin hayatının belirli bir zamanında meme kanserine yakalanacağı bildirilmektedir. Erkeklerde de görülmekle beraber, kadın vakaları erkek vakalarından 100 kat fazladır.Meme kanseri, yayılmadan önce, erken evrede tespit edilirse, hasta yaklaşık %96 yaşam şansına sahiptir. Meme kanserine karşı en iyi koruyucu yöntem erken teşhistir.
Meme kanserinin birçok tipi vardır. En sık rastlanan duktal karsinoma, memenin süt kanallarında gelişir. Meme kanseri, memenin dışında ilk koltuk altındaki lenf nodüllerine yayılır. Tanı ve tedavide geç kalınırsa kanser hücreleri bölgesel lenf nodları dışında kemiğe, akciğere, karaciğere de yayılabilir. Unutulmamalıdır ki, her kadın meme kanseri gelişme riskine sahiptir. Meme kanserlerinin %25 kadarında genetik yatkınlık (ailevi geçiş) etken olsa da gerçekte meme kanseri gelişen kadınların çoğunda etken belli değildir.
Memede ele gelen kitle; çoğunlukla hastanın kendisi tarafından bazen de rutin kontroller esnasında hekim tarafından fark edilir.
Memede bir kitle tespit edildiğinde hekime düşen görev bu kitlenin iyi veya kötü huylu olup olmadığını ortaya koymaktır. İşe meme muayenesi ile başlanmalıdır. Meme muayenesi esnasında hastanın üst yarısının tamamen soyunuk olması gerekir. Her iki meme, meme başı, koltuk altı ve kollar ile boyun dikkatli ve sabırlı bir şekilde muayene edilmelidir. Meme cildinde kızarıklık, ödem ya da portakal kabuğu manzarası olmasıveya meme kenarlarında düzensizlik, çekinti, asimetri bulunması ya da meme başında ülser, yara olması şüpheli bulgu olarak not edilmelidir. Ardından ultrasonografi, mamografi ve gerekirse MR (Manyetik Rezonans) görüntüleme teknikleri ile kitle değerlendirilir. Şüpheli klinik ve radyolojik bulgular varsa biyopsi yapılarak kesin tanı konur. Biyopsi sıklıkla lokal anestezi ile yapılan iğne biyopsi şeklinde olup korkulanın aksine ağrılı ve sıkıntılı bir işlem değildir.
Memedeki kitlenin iyi ya da kötü huylu olup olmadığını kesin olarak biyopsi ortaya çıkaracaktır. Kitleye iğne temas ettiğinde yayılacağı şeklinde halk arasında konuşulan husus tamamen gerçek dışıdır.
Memede tespit edilen kitlelerin büyük çoğunluğu iyi huyludur ve genellikle 18-40 yaş arası üreme çağındaki genç kadınlarda görülür. Kistler, fibrokistler, fibroadenomlar, mastitler en sık görülen iyi huylu meme kitleleridir. Meme ağrısı kitleye eşlik eden en sık bulgudur. İyi huylu kitleler çoğunlukla takip edilir. Bazen de büyüklüklerine ve çeşitli klinik ve radyolojik özelliklerine göre tıbbi veya cerrahi olarak tedavi edilmeleri gerekebilir. Cerrahi tedavi gerektiğinde lokal veya genel anestezi ile çıkarılırlar ve hasta tamamen iyileşir.
Memede ağrı çok büyük olasılıkla meme kanseri bulgusu değildir. Meme kanserinin en önemli bulgusu memede ağrısız kitledir. Memedeki ağrısız kitleler sıklıkla hasta tarafından fark edilir. Kadınların ara sıra memelerini kontrol etmeleri erken tanıda çok önemlidir. Ayrıca 40’lı yaşlardan sonra tüm kadınlara bir hekime başvurmaları, meme muayenesi, meme ultrasonografisi ve mamografi yaptırmaları önerilir. Koltuk altında ele gelen bir kitle de meme kanseri bulgusu olabilir.
İlerlemiş meme kanserinde memede şekil bozukluğu, asimetri, meme cildinde çekilme ve çökme olabileceği gibi kızarıklık, ödem (Portakal kabuğu manzarası), ülserasyon, nodüler yapılar ve genişlemiş toplar damarlar da bulunabilir. Ancak benzer bulguların özellikle emziren annelerde olmak üzere memenin iltihabi hastalıklarında da görülebilir.
Meme başından kanlı akıntı gelmesi, meme başının içeri çökmesi, meme başında kabuklanma veya yara olması meme kanseri açısından şüpheli bulgulardır. Bu bulgulardan bir veya birkaçı varsa hemen bir hekime başvurmak gerekir.